14.10.2012, 02:40
ORTA DOĞU: SUSUZ KADINLAR YURDU
Herhangi bir kadın; kadının biri de olabilirdi. Kimi zaman yazarak, çoğu zaman da sessiz sedasız herşeye rağmen kadın dayanışmasından yana tavrını korudu. Kadın üzerinden gövde gösteren, kadın üzerinden küçük dilini gösteren, kadını karalayarak aklanmaya çalışan,kaşlarını kaldırıp, parmaklarını açarak höt-höt eden erkeklere kaşlarını çatarak baktı. Hattacanına tak edince üzerine yürüdüğü kimileri de oldu. Ama bir gün bakın ne oldu.
Kapıdaki gazete standına bakındı, aradığı gazeteyi bulamayınca sormak için içeriye yöneldi.Tam o sırada içeriden bir ses; bir erkek sesi kadının adını vererek, ‘Falancı hanım hoşgeldiniz, gelin bakalım’ diye seslendi. Uzaklardan gelmişti kadın, uzun yıllardır gelmediği okente. Eş zamanlı kadın da, “Aydınlık gazetesini göremedim. Aydınlık alacağım” dedi. Sesler birbirine karıştı. Kadın, gıdanın yanı sıra gazete de satan mini markete girdi. “Hoş bulduk”
dedi.
İçeriden gelen ses, kentin bir beldesinin eski belediye başkanına (A.Y.)’ya aitti. ‘Hiç değişmemişsiniz aynı formunuzu koruyorsunuz, bunun sırrı nedir? İnceciksiniz.’ Markette üç kişiydiler; üç erkek. Biri (M.K.) tezgâhın ardındaki kasanın başında oturuyordu. Diğeri (E.Ş.) gazeteyi bulmak için standa gitti. Üçüncüsü de ortada ayakta duran eski belediye başkanı ve marketin sahibi (A.Y.) idi. Konuşmasını sürdürdü. ‘Hâlâ çok güzelsiniz’ Kadın nezaketini
bozmadan ama konuşmanın da sürmesini engellemeye çalışarak, “Sizin gözünüzün güzelliği ama hiçbir şey eskisi gibi değil tabi, zamanla değiştik” dedi. Söze girdi eski başkan, ‘On beş yıl önce de seni gördüğümde göz zinası yapıyordum, on beş yıl sonra yine göz zinası yapıyorum” demez mi? Hızını alamadı tezgâhın ardında duran çalışana da doğrulatmak istercesine ona döndü. “Öyle değil mi?” M. K’de kafasını yana çevirip, ‘Ben anlamam, ben bilmem’ dedi. Bir an; bir iki saniye sessizlik oldu. Kadın hiçbir şey söylemedi ya da söyleyemedi. Parayı tezgâha bırakarak, gazeteyi alıp çıktı. Cadde mi dardı, yoksa ona mı öyle geldi? Yok öyle değil cadde dardı. O dar caddeden yürüyüp ileride soldaki köprüden geçerek kendini karşı yola attı. Çantasından telefonu çıkarıp
kızını aradı. Olayı anlattı ama yetmedi. Kentin çıkışında bulunan bahçeli konağın girişindeki ilk koltuğa ilişti. İçinden kopup giden parçaları tutmak istercesine iki büklüm oturdu. Karın boşluğunda binlerce cam kırığı dışarıya hücum ediyordu. Bir toplum önderini aradı ve hiç düşünmeden olayı olduğu gibi anlattı. Düşünürse vazgeçebilirdi. Toplum önderi de şaşırdı. Kadın anlatırken bir kere daha şaşırdı. Kimse ne diyeceğini bilemedi. Telefonlar kapandı. İçi
içine sığmıyordu kadının. Tekrar kızını aradı. ‘Anne üzülme’ diyebildi çocuk. Üzgündü işte.Telefonu kapattı. Birkaç dakika sonra marketin telefonu çaldı. Telefona çıkandan terbiyeli, sakin bir adam olduğunu hatırladığı M. K.’yi istedi kadın. Kasadaki adam kadının lafını keserek, ‘Aranızdaki samimiyeti bilmiyorum’ deyiverdi. O güne kadar terbiyeli ve sakin diye hatırladığı eski başkanın marketindeki çalışan böyle söyledi. Bu sözün üzerine kadın adamın
lafını bölerek, “Marketinize alışveriş için gelen müşterinizle sizin samimiyet dereceniz nedir?” Cevabını beklemeden konuşmaya devam etti. “Merak ediyorum sizin içinizde tacize uğramayan tek bir kadın var mı? Avukatımla konuşacağım siz de şahitsiniz” dedi ve telefonu kapattı.
Bu geçirgenlikten uzak sert bir yazıdır. Ama olayın kendisi de budur.
Göğsünün sol yanında; içeride eğrilip büğrülerek hareket eden ince bir telin geçtiği yerleri acıtıp, kanatan sızısıyla uzaklaşıp gitti kadın. Bir kez daha her şeyden, her yerden, herkesten uzak insanın olmadığı bir yokluğun, bir boşluğun özlemine akarcasına.
Kitap fuarında bir şair kızım için imzaladığı kitabın iç kapağına, “Erkekleri şiir okumayan toplumun kadınları mutlu değildir” diye yazmıştı. Bu olayı yazıya dökerken o cümleyi anımsadım. Ben şiir sevmem ama şu bizim Orta Doğu’da kadın olmakla, o şairin şiir bilmeyen erkeklerin hayatlarındaki kadınlarla ilgili düşüncesi arasında güçlü bir bağ var bence. Çölün ortasında bir şelale akıyor ama susamışken içmiyorsunuz.İstemeyerek konunun özüne dönmek gerekirse, geçerliliği ve karşılığı olmayan ve de içinden geçtiğimiz sürece hakim kafanın ürünü dini bir söylemle söylenmiş bu yakışıksız tacize karşın.
Son söz.
“Tacize uğramayan tek bir kadın var mı?” Tümcesindeki, “kadın” sözcüğünü, “dişi” diye
değiştiriyoruz.
Sevim Dabağ
2
az bulutlu
Namaz Vakti
21 Kasım 2024
İmsak | 05:40 | ||
Güneş | 07:08 | ||
Öğle | 12:13 | ||
İkindi | 14:45 | ||
Akşam | 17:08 | ||
Yatsı | 18:31 |